İçeriğe geç

Göz önünde bulundurmak yerine ne kullanılır ?

Göz Önünde Bulundurmak Yerine Ne Kullanılır? Felsefi Bir Yaklaşım

Bir filozofun dünyaya bakışı, sıradan bir insanınkinden farklıdır. O, kelimeleri yalnızca iletişim aracı olarak değil, varlığın anlamını açan kapılar olarak görür. “Göz önünde bulundurmak” ifadesi de böyledir; gündelik dilde “dikkate almak” anlamına gelir, ancak felsefi açıdan bakıldığında, insanın bilgiyle, ahlakla ve varlıkla kurduğu ilişkinin özünü yansıtır. Peki, bu ifadeyi başka hangi sözcüklerle karşılayabiliriz? Ya da daha önemlisi: bu ifadeyi değiştirdiğimizde düşünme biçimimiz de değişir mi?

Etik Perspektiften: Dikkate Almak mı, Saygı Duymak mı?

Etik düzlemde “göz önünde bulundurmak”, başkalarının haklarını, duygularını ve çıkarlarını hesaba katmak anlamına gelir. Ancak bunun yerine kullanılabilecek kelimeler, ahlaki tavrın tonunu değiştirir. Örneğin “saygı duymak” ifadesi, sadece düşünmek değil, bir özneye değer vermek anlamına gelir. “Dikkate almak” ise daha ölçülü, rasyonel bir yaklaşımı temsil eder.

Filozof Immanuel Kant, ahlak yasasının özünü “başkalarını araç olarak değil, amaç olarak görmek” üzerine kurar. Bu anlamda “göz önünde bulundurmak” yerine “değer vermek” ifadesi, insanın ahlaki olgunluğunu daha doğru biçimde yansıtır. Çünkü değer vermek, yalnızca bir unsuru hesaba katmak değil, onu insan onuru düzeyinde kabul etmektir.

Bir soru sormalı: Birini göz önünde bulundurmak mı daha etik, yoksa ona gerçekten değer vermek mi? Belki de fark, eylemin niyetinde saklıdır.

Epistemolojik Yaklaşım: Bilgiyi Göz Önüne mi Alırız, Yoksa Anlamaya mı Çalışırız?

Bilgi felsefesi (epistemoloji) açısından “göz önünde bulundurmak”, bilginin nasıl değerlendirildiğiyle ilgilidir. Bir düşünür, bilgiyi toplar, analiz eder ve karar verirken bazı verileri “göz önüne alır”. Ancak bunun yerine “değerlendirmek”, “tartmak” veya “akılda tutmak” gibi ifadeler kullanılabilir. Her biri, düşünme biçimini farklı yönlere taşır.

“Göz önünde bulundurmak”, görsel bir çağrışım taşır — sanki bilgi karşımızda duran bir nesnedir. Oysa “anlamaya çalışmak” daha derin bir bilişsel eylemdir; yalnızca görmekle kalmaz, içeriden kavrar. Bu nedenle epistemolojik olarak, “göz önünde bulundurmak” yerine “kavramak” ya da “analiz etmek” kullanıldığında, bilgiyle kurulan ilişki daha etkin bir hâl alır.

Şu soru burada yankılanır: Bir şeyi göz önüne almak mı daha bilgilendiricidir, yoksa onu gerçekten anlamak mı? Belki de bilgi, gözle değil, bilinçle görülür.

Ontolojik Perspektiften: Varlığı Göz Önünde Bulundurmak Mümkün mü?

Ontoloji, yani varlık felsefesi, “olanın ne olduğu” sorusuyla ilgilenir. Burada “göz önünde bulundurmak” ifadesi, varlığı bir nesne gibi dışsallaştırma riskini taşır. Felsefi derinlikte, varlığı göz önünde bulundurmak yerine, onunla “temasa geçmek”, “tecrübe etmek” veya “varoluşunu hissetmek” gerekir.

Heidegger’in deyimiyle insan, “varlığı unutan bir varlıktır”. Dolayısıyla “göz önünde bulundurmak”, varlığı dışarıdan gözlemek anlamına gelirken, “varoluşu deneyimlemek” daha sahici bir ontolojik tavırdır. Çünkü insan, dünyayı seyreden değil, onun içinde yaşayan bir varlıktır.

Bir başka deyişle: Varlığı göz önüne almak mı, yoksa onunla birlikte var olmak mı daha gerçek?

Dil, Düşüncenin Aynasıdır

Her kelime, düşünceyi şekillendirir. “Göz önünde bulundurmak” yerine kullanılabilecek alternatifler — dikkate almak, değerlendirmek, saygı duymak, anlamak veya kavramak — yalnızca dilsel farklılıklar değil, aynı zamanda düşünsel yönelimler yaratır. Bu değişim, insanın dünyayı nasıl gördüğünü de belirler.

Bir filozof için kelimeler yalnızca isim değil, varoluş biçimleridir. Çünkü düşünce, dilin biçiminde doğar. Belki de “göz önünde bulundurmak” yerine hangi sözcüğü seçtiğimiz, kim olduğumuzu ve dünyayı nasıl algıladığımızı ortaya koyar.

Sonuç: Düşünmenin Sorumluluğu

Göz önünde bulundurmak” ifadesi, gündelik bir deyim gibi görünse de, arkasında derin bir felsefi çağrı taşır: insanın, dünyayı, bilgiyi ve diğer insanları dikkate alması. Ancak bu dikkatin niteliği, kelimelerin seçimiyle değişir. Belki de asıl mesele, kelimenin yerine ne koyacağımız değil, onu hangi bilinçle kullandığımızdır.

Son bir soru, yazının sessizliğinde yankılanır: Bir şeyi göz önünde bulundurmak mı daha anlamlıdır, yoksa onu gerçekten anlamak mı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet yeni giriş adresiprop money